6 Nisan 2010 Salı

Bedenimde Güller Açtı

Güzellik kavramı, zamana, insanların inançlarına, içinde bulundukları ruh haline göre şekil değiştirir. Bazen güzel/çirkine, çirkin/güzele dönüşür. Bir zamanlar tüylü kraliçelerin hüküm sürdüğü bahçelerde, gün gelir tüylübacaklı feministler diye alay edilen kadınlar dolaşır. Her şeyin değişim geçirmesinin doğal olduğu evrende, sonuç değil sebeplerdir; nesneyi anlamlı kılan.

Bir fotoğraf var hafızamda, çocukluğumdan bugüne taşıdığım. Siyah kısa saçları, esmer kalın derisi, çatık kaşlarıyla, hala cinsiyetinden pek emin olamadığım, genç bir kadın yüzü. Bir genç kız olması gerek. Bana elif cüzü öğreten asık suratlı, belki de hüzünlü, yalnız... Ömründe hiç sevişmemiş. Bakir insanların yüzlerindeki o donuk, ışıltısız ifade ne zaman yerleşiverir yüzlerine? O çocuk halimle bilmezdim oysa.
Dudaklarının üzerinde, saçları kadar koyu bıyıkları olan kadınerkek halinden çok, bir başınalığı, o katılığının ardındaki, imdat çığlığı ürkütürdü beni. En çok balkonda çalıştığımız zamanlarda, derse aklımı vermem bu yüzdendi. Çığlık havada yayılır bana en son çarpardı.

Belki de o yüzden, geçmişten gelen çocuk aklım, bu fotoğrafta karışır.

Her bir bacağındaki tüyün başında, bir meleğin nöbetçi dikildiğini, başka bir kadından öğrendim. O yüzden dokunmazdı hiçbir tüyüne. Bizler çığlık çığlığa tavandan toplarken ağda yumaklarımızı, o bizi, birer günahtohumu gibi nefretle izlerdi.

Aldırmazdık elbet! Biz neşeli, hayat dolu genç kızlardık.

O tanrısına sığınan, insanlardan her bir zerresini, meleklerle koruyandı.

Belki de kendi bedenini tanımak gerek. Ne istediğini bilmek.

Sonra bıyıklımı olmak istiyorsun, yoksa onlardan tamamen kurtulmak, karar vermek.

Beden ile ruhun birbirini tanıyıp anlaştığı, kaynaştığı, bir an olmalı.

İnsanın bedeninde tüylerin yerine, güllerin tomurcuklandığı, patlayıverdiği an. Kırmızı konturların çekildiği, pürüzsüz kırmızının doldurduğu haller. Yeşil yaprakları olmalı minik dokunduğunda dikenlerini hissedeceğin. Baktığında kokusu duyulmalı. Her bir tomurcuk ötekinin açacağı, umudunu taşımalı görenlere.

Kendine yetmeyi, kendinden vazgeçmeyi keşfetmeli insan.

Birileri için değil! Hiç kimse için, var olmak; hiç kimse olmak için, tüy dökmeli belki de.

Zuhal Özden
İst.,05.Mart 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder