16 Haziran 2011 Perşembe

Özürüm Doğuştan

Dün gece kocamı öldürdüm. Hayatımda ilk defa korkmuyorum. Belki de doğduğumdan beri ilk defa kendimi rahat hafiflemiş hissediyorum. Şimdi düşünüyorum da çocukluğumda yani bundan otuz sene önce hayalet gibi yaşarmışım. Silikmişim. İlk defa gerçekten istediğim, kendim için yaptığım bir şey var. O da birini öldürmek. Böyle düşündüğümü hiç bilmezdim. Ama kocam Reyhan’ı yerde tekmelerken, koca karnına savururken o pis ayaklarını birden o anda ne kadar çok öldürmek istediğim insan olduğunu anladım. O odanın içinde şayet annem olsaydı, babam, amcamın yamuk kafalı oğlu Halil hepsini gözümü kırkmadan öldürürdüm. Ha bir de komşumuz beni kocama layık gören bizi birbirimize yakıştıran Hatçe kadın ah o da olsaydı onu da hiç acımadan elimdeki baltayla kafasını ikiye ayırır. O kınalı saçlarını kızıla boyardım kendi kanıyla. Ona yaşına rağmen hiç beyazlamayan simsiyah saçları kıpkızıl olurdu.
Pişman değilim. Kocamı evimiz baltasıyla parçaladığım için asla pişman değilim. Reyhan’ı hastaneye yatırmışlar. Yediği tekmeler yüzünden ölü doğurmuş oğlunu. Üzülmek istedim. Ağlamak. Ağlayamadım. Kocam benim üzerime kuma getirdiğinde sevinmiştim. Artık beni rahat bırakacağı için mutlu olmuştum. Ama Reyhan evimize geldiği günden beri beni hiç rahat bırakmadı. Onu sevmek istemedim. Acımakta istemedim. Hem ben kimim ki ona nasıl acıyım. O her gece bana yalvardı. Her gece kurtar beni diye yalvardı. Gönderme onun yanına diyordu. Geceleri kocamın koynundan kaçar benim yanıma sığınırdı. Uykusundan uyanan kocam odama dalar saçından yakaladığı gibi onu sürükleyerek odasına götürürdü. Beni tekmelemeyi ihmal etmezdi. Ağlayan kızlarımın kafalarına birer yumruk savururdu. Biz kadınlar evin en karanlık odasında uyurduk. Kızlarımın odasına geçtiğim zaman huzurlu derin uykular uyuyacağımı sanmıştım. Ama o gecenin yarısı odamıza dalar tekmeleriyle uykumuzu bölerdi. Ölmekten korkardım. Kızlarımı öldürmesinden korkardım. Ama onun canın yakacağımı bir gün aklıma getirmedim. Ta ki o gün gelip de kumamı yani zorla kaçırıp evimize getirdiği ikinci karısını gündüz gözüyle sebepsiz yerlerde tekmeleyene dek.
Beni bu kadar çileden çıkaran neydi bilmiyorum. Sabrımı taşıran neydi hatırlamıyorum. Kocamın öfkeden deliye dönmüş çirkin yüzünde gördüğüm başka yüzler mi, kulağıma sürekli emirler yağdıran babamın, annemin sesleri mi yoksa komşumuzun sahte, neşeli, yalan sözleri miydi hatırlamıyorum. Komşumuz “Kız” diyordu “Neden suratını asıyorsun, senin yerinde olmak isteyen bu köyde ne çok kadın var biliyor musun” “Şans yüzüne güldü, adamın annesi ölmüş, kaynana dırdırı çekmeyeceksin. Hem adam tecrübeli, karısı yeni öldü. Çocuk istiyor kız, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacak, seni görmüş vurulmuş. Ne istersen alacakmış” Koca kafalı Emin kulağıma tıslıyordu. Bunları hiç kimseye anlatmayacaksın. Anlatırsan yalanlarım. Hem kim inanır senin gibi akılsız bir kıza he. Beni kandırdı derim. Cilve yaptı. Şeytana uydum derim. Duydun mu kız beni. Çağırdığım zaman geleceksin duydun mu. Kimseye söylemeyeceksin.
Doğru söylüyordu. Kimse inanmak istemezdi bana. Suçluydum. Doğarken yapmıştım ilk kusurumu. Kadındım.
Reyhan yerde bağırmıyordu. Kızlarım ocağın kenarına sinmiş korkudan ağlayamıyordu. Kulağıma tıslamaya devam ediyordu Emin. “Kimseye anlatmayacaksın” Babamın sesi geliyordu uzaklardan “Rahimeee su getir.” Ceza keser gibiydi sesi.
Önce sırtına sapladım elimdeki keseri. Kanlar fışkırdı. “Anammm” diye bağırdı kocam. Dizlerinin üzerine çöktü. Başı dizlerime değiyordu. Onu bir tekmede savurdum. Kızlarımı adımı seslendi. Reyhan “Abla”dedi. Duramazdım. İlk defa yaptığım bir şey bana zevk veriyordu. Bir daha indirdim baltayı kocamın üzerine. Anlında kocaman bir yarık açıldı. Yorulmuştum. Bugüne kadar taşıdığım yüklerden daha ağır geliyordu elimdeki balta. Taşımaya gücüm yetmedi. Tükendim. Tıpkı kocam gibi bitkin dizlerimin üzerine çöktüm bende. Kızların çığlıklarına gelen komşular kapıyı yumrukluyordu. Yeni sildiğim halının üzerindeki kan gölü evin tahtaları arasında kendine yol bulmuş, evimizin tabanına sızıyordu.
Zuhal Özden
İst.17.06.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder