22 Ağustos 2011 Pazartesi

Kırmızı Araba ve Babam

Babam “Burada otur” derdi, “Hiçbir yere kıpırdama” kıpırdamazdım. Babamın girdiği kapıdan o çıkardı. Benim elimde her zaman bir dondurma olurdu. Erimesinden, bitmesinden korktuğum kocaman dondurmama minik fiskeler vururdum dilimle.

O elinde kırmızı arabası yüzüme bakmadan karşı kaldırıma geçer, uzaktan kumandasını çalıştırırdı. Kaldırımı gölgede bırakan erguvan ağacının altındaki banka oturur, arabasına acımadan öfkeyle ağacın gövdesine çarpardı. Taklalar atardı kırmızı spor araba.

Çocuk annesinden korkmuyordu, arabasının kırılmasını umursamıyordu belli ki.

Ben dondurmamı dikkatli yerdim. Üzerime dökülmesinden korkardım.

Annem bana bu kadar büyük külahta dondurma almazdı.

Yalnızca babam pazar gezilerimizde alırdı. Aramızda bir sırdı.

Ne ben yabancı bir evin bahçesinde sallandığım söylerdim saatlerce, ne de o bana dondurma yedirdiğini söylerdi. Kaç top istersem alırdı. Sınırları zorlar yiyebileceğimden daha fazlasını isterdim her seferinde.

Artık sıkılıyordum bu Pazar gezmelerinden. Bu çocuğu seyretmekten de sıkılmıştım.

Benimle hiç konuşmaya niyetli değildi, oynamakta istemiyordu. Sadece arabasını parçalamaktı niyeti. Kırmızı araba ikimizden de sabırlı çıkmıştı, buradan gördüğüm kadarıyla bir çiziği bile yoktu. Duvara çarpmak için tasarlanmıştı belki de.

Ben arabalardan anlamam.

Bebekleri severim.

Mutfak setim var. Annemin fırınından güzel ocağımda yemek pişirmeyi severim. Bebeklerimin saçlarını tararım, onlara tokalarımı takarım.

Keşke yanıma bebeğimi almama izin verse annem, daha az canım sıkılırdı.

Sonunda sinemaya gitmek olmasa bu gezmelere gelmek istemediğimi söyleyeceğim babama, ama annem istediğim filme götürmez beni.

Bayan hayır ile bay evet gibi yaşıyor bizimkiler. Birinin evet değini ötekinin onayladığını henüz görmek nasip olmadı. Bazen işime yarıyor bu inatları. Kabul ettirmek istediğimi sırasıyla sorduğumda onaylanmaması imkansız.

Tatilde büyük annemin yanında kalacağım. Evden ayrılmak bana iyi gelecek.

Evdekilerin sessiz gerginliği, gürültüsüz anlaşmazlıkları beni deli ediyor. Bazen çığlık atmak geliyor içimden, böyle zamanlarda odama kaçıp bebeklerimden birinin saçlarını çekiştiriyorum. Tıpkı annemin kızgın olduğunda benim saçlarımı taradığı gibi tarıyorum onların saçlarını, sıkıca bağlıyorum tokalarımdan biriyle. Tabaklarımdan birini kırmak istiyorum ama kıyamıyorum.

Anneannem geçecek diyor onlarda benim gibi büyüyeceklermiş ve her şey geçecekmiş.

O çok yaşlı bazen saçmalıyor. Ben yine de en çok onu seviyorum. Çünkü o beni dinliyor.

Zuhal Özden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder