3 Temmuz 2011 Pazar

Bizim Evin Halleri

Benim babam çok kızgın bir adam. Bize hep bağırır. Bazen annemi kardeşlerimi döver. Annem onun parası olmadığı için kızgın olduğunu söylüyor.

Polisler beni sokakta bulduklarını zannedip evimin nerede olduğunu sordukları gece onlara evimin adresini vermek istemedim. Beni karakola getireceklerini söylediklerinde aklıma abimin söyledikleri geldi. Onu nezarete atmışlar. Pazarda kadının teki hırsız çantamı çaldılar diye ortalığı veryansın edince abimi yakalamıştı polisler. Ama o suçsuzdu. Cüzdanı nere ye attığını sormuşlar. Yemin billah etmiş “suçsuzum” demiş inanamamışlar. İçerde yat aklın başına gelsin demişler. İki gün tuttular. Çok dövmüşler. Anneme küfür etmişler. Ne zaman polisleri görse küfür eder o yüzden ama onlardan korkuyor biliyorum. Babamı gördüğünde yaptığı gibi omuzlarını düşürüyor gözlerini daha çabuk kırpıyor onu tanırım ben. Altı yaşında bir çocuğun gece yarısı üçte sokakta olmasına alışık olmalarına rağmen o gece beni evime götürmek için çok uğraştı polisler. Bırakmaya niyetleri yoktu. O gece yeterince para kazanamamıştım. Kışın bizim işler kesat olur. Kimsenin burnu akmaz ki mendil alsınlar. Kızlar alıyor en çok zaten onlarda çantalarında mutlaka bir tane olsun isterler. Neyse ben işte karakola gitmektense eve gidip babamdan dayak yemeye razı oldum. Getirdiğim parayı beğenmezse beni eve almazdı bazen üşenmezse döverdi beni. Bizim evin giriş bileti kazandığımız paranın miktarıydı. Tabii bunu onlara anlatamazdım. İşte o gece babam çok kızdı. Hem param yoktu hem de polisleri peşime takmıştım. İki gün ağrılarım yüzünden işe çıkamadım. Annem olmasa dayak çok dayak yerdim aslında. Ölürsem hapse girermiş. Annem öyle söyledi. O da sadece küfretti. Bana her baktığında.

Bugün amcam geldi. Küçük olanı. O babamdan daha neşeli. Çünkü onun bakkal dükkanı var. Abim onun mahallenin çocuklarına bali, esrar sattığını söylüyor. İsmet bali içiyor. Belki ondan alıyordur. Bilmiyorum. Ama ben içmem. İsmet hep uykusu var gibi dolaşıyor. Herkes onu görmezden geliyor. Hiç konuşmuyor zaten. Bazen deli gibi gülüyor. Neden gülüyorsun diyorum. Hiç diyor. Abim o çok yaşamaz diyor. Beyni ölüyormuş. O yüzden gözleri öyleymiş. Sanki hep başka yere bakıyor. Uzakta benim görmediğim bir şeyleri görüyor sanki. Ne var lan orada diyorum. Hiç diyor. Ben de siktir git piç diyorum. Babamın söylediği gibi. Gülüyor. Daha çok sinir olsam da uzatmıyorum. Garibim zaten deli. Günahsız annemin dediği gibi. Bir de ben mi vurayım.

Amcam bugün anneme ne söyledi bilmedim önce. Oturduğu yere çöktü annem tıpkı babam başına yumruk savurduğu zamanlardaki gibi kafasını iki elinin arasına aldı. “amanın”diye bağırdı. Sen ne diyorsun emin mi gerçek mi diyorsun. Doğru söyle vurdular mı öldü mü evimin direği. Kim ki evinin direği. Abimi mi vurdular dedim anneme. Dizlerimin üzerine oturdum. Annemin gözlerine bakmak istedim. İsmet gibi beni görmedi. “Sen ne diyorsun Emin sahi mi dersin öldü mü “ Amcam sakin ol, çocuklar diyordu. Anlamıyordu annem.

Babamı vurmuşlar. Gece gelmedi eve. Annem beddua ediyordu ben yatarken. Geberesice Allah bilir nerede kumar oynuyor Allahın belası” diyordu. Kumar masasında kavga çıkarmış babam. Bıçaklamışlar. Morgdan çıkarmak lazımmış. Para lazımmış. Amcam ödermiş ama zaten borcumuz varmış ona buralar sıkışıkmış herkes veresiye alıyormuş. Kimsede yokmuş ki onda olsun.

Ölüm demek dayak yok demek. İstediğim zaman eve girebilirim belki. Hatta kendime şu havaya fırlatınca ışıklar saçan oyuncağı bile alabilirim. Babam duvara yapışan örümcek adamımı sobaya atıp yakmıştı. Sakız gibi erimişti bir anda. Oysa duvara bile yapışmıyordu. Bir ayağı koptuğu için vermişti Osman ağbi onu bana. Dedim ya babam kızgın adamdı.

Zuhal Özden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder