10 Temmuz 2011 Pazar

Bu Sabah Çay İçmedim.

Onun canını yaktım mı bilmem. Evet yakmışımdır. Bazen dilim hançer olmuş, dağlamışımdır.

En ağrıma giden sırf kendi egosuna iyi geldiği için, onu kıskanmam hoşuna gittiği için, hayatımın içinde yayıla yayıla yol alması. Bu ince yanlarım yüzünden, beni oralardan yakalayıp peşinden sürüklemesiydi.

Yaşadıklarımdan pişman değilim. Bunu öfke ya da gururumdan söylemiyorum, kızgınlığımı hafifletmek için bu duyguya tutunmuyorum.

Onu sevdiğim zamanlarda kendime de şefkat duydum. Kelimeleri güzelliğimi taçlandırdı.

Sevimliydim. Şirindim.

Çocuktum, anneydim, kadındım yanında.

Kıskanmak canımı yaktı, peşi sıra gelen köşeye sıkışmışlık duygusundan nefret ettim.

Tüm bu duygu karmaşası ilişkimizi yaşatmaya sebep olsa da sonunda yorgun ayrıldık.

Sürekli imkansıza çarpmak, hayallerimizi tüketti.

Onun dünyasında yer almayı benim tek kişilik bünyem kaldıramadı. Bencilliğim çoğaldı, çoğul sevmeyi beceremedim, öğrenemedim.

İnsanların, eşyaları anlamlandırmasını düşünüyorum bu aralar. Babamın evi, o olmasa da onu hatırlatıyor. Biliyorum ki o ev yok olsa, önce babamın adını anmayı erteleyeceğim, zamanla hafızamdan onunla ilgili resimler silinecek ve babam yok olacak.

Eşyalar bana insanları, anıları hatırlattıkça kalbim ağrıyor.

Sigaramı yakarken elimde tuttuğum çakmak, bira bardağımın kenarında ki kırık, yatağımın başındaki kitap, kanepemdeki sigara yanığı bugünlerde bende zaman sekmesi yaratıyor.

Beklediğim durak, menzilim farklı olsa da kapattığım, rafa kaldırdığım bir kitabın ben de uyandırdığı duyguları anımsatıyor.

Oysa uzun zamandır ona dokunmadım. Sayfalarını çevirip, içimi ferahlatan, çiçeklendiren kelimelerine göz değdirmedim.

Bu sabah bir kabustan adıyla uyandım. Geçmişteki güzel günlerden birine uyandığımı hayal ettim.

kapım çalsın istedim, bekledim.

Koşup mutfağa, çayı demledim.

Kanepeme uzanıp zilin sesine kulak kesildim.

Gerçeğe inat bekledim.

Düşünce gücüme güvendim. Zorladım.

Uzaklarda bir yerlerde onu yatağından kaldırdım. Zihnine girmek istedim.

Ayaklarındaki güç olup dışarı çıkarmak vardı aklımda.

Öğlen oldu. Çaydanlığın suyu bitti, çayın tadı kaçtı.

Olmadı. Gelmedi.

Yeniden gerçeğe yenik düştüm.

Zuhal Özden
10.07.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder