6 Temmuz 2011 Çarşamba

Mor Laleler Alacağım Sana

Hayatımda hiçbir erkeğe çiçek almamıştım. Bu laleler o kadar güzeldi ki dayanamadım. Kadına dedim ki şu sarı laleleri sarsana bana, ama çok para vermem. Zaten adamı tanımıyorum fazla değmeyecekse üzülürüm. Kendime olsa neyse.

Olur mu be abla, dedi. Şunlara baksana.

Sanki elinde elmas nadide bir gerdanlık tutuyor, bunlara verilmez mi şimdi.

Ay duymadın galiba adamın tekine alıyorum.

Sen günde kaç tane satıyorsun böyle. Kadınlar sevgililerine, kocalarına çiçek alıyor sanki.

Ah be ablam sen ne diyorsun, ben sana anlatsam burada yaşadıklarımı vallahi roman olur.

Sen ne iş yapıyorsun abla.

Ben mi, yüzümü buruşturdum. Son günlerde işimi sorduklarında biraz teredüt ediyorum. Çünkü ispat istiyorlar. Senaristim diyorum. Hiç seyrettik mi yazdığın bir şeyi diyorlar. Yok henüz onaylanan bir şeyim, diyorum.

Yazarım. Yüzünde hiç tepki olmadı bunun. Sonra bombayı patlattı.

Olsun be abla ben de çiçek satıyorum. Ekmek parası ne yapacaksın. Eskiden sepetçilik yapardım. Şimdi hanım olduk, burnumuz büyüdü, çiçekçiyiz.

Allahımm, işe bak ya beğenmedi hanfendi.

Neyse kaça veriyorsun sen şimdi bunları.

İki demeti sana yirmi lira olur.

E millete kaçtan veriyorsun. On beş lira veririm.

Kurtarmaz.

Kurtarır, kurtarır hadi geç kaldım. Daha ilk günden bekletmek olmaz dimi.

Canın sağ olsun. Yine gel. Kahve içemeye de beklerim. Bak benim müşterilerim Levent’ten bile atlar, arabaya gelir.

Yuh orada çiçek mi yok. Millet çıldırmış.

Yok be abla sohbetimi seviyormuş.

He iyi. Güzel tamam.

Nerede deli var beni bulur zaten.

Anladım sen de delisin beklerim diyorsun oldu.

Yok be abla sen anladın beni gel beklerim bak.

Oldu tamam hadi kolay gelsin.

Allahım ya harbiden tüm salaklar beni buluyor. Şimdi elimde sarı lalaler, adama ne diycem ya. Bir de amma meraklı kadınmış dermiş. Aman neyse beğenmezsem halini, bir arkadaşıma rastladım aldı derim. Yalan mı bitti hayret bir şey .

Ne kalabalık. Gündüz vakti bu kadar insanın işi gücü yok mu ya. Kadınlar neyse de bu erkeklerin hepsi işsiz mi. Şuna bak. Herkesin elinde bir lap top, bunların hepsi evinden iş yapan tipler mi?

Sinirli olduğumda, ya da gergin çok konuşuyorum, beden dilim çok hareketli oluyor. Kolumu bacağımı nereye koyacağımı şaşırıyorum. Birazdan kesin çişim gelir. Bu garson nerede ya. Taksi gibiler he yağmurlu havalarda onlarda yok olur ortadan. Bunlarda kalabalık olunca mekan, arada bul işin yoksa.

Pardon bakar mısınız.?

Buyurun hanımefendi.

Limonata var mı? Konsantre istemiyorum yalnız.

Var

Tamam. Taze nane de olursa içinde harika olur.

Tabii efendim zaten koyuyoruz.

Peki teşekkür ederim.

Offf şu kadınlar ne çok fuzuli konuşuyor ya. Şeytan dal masalarını dağıt hepsini diyor. Nerede kaldı bu adam. Sanki ben erkek o kadın bir de elimde çiçekler. Allahım ne gıcık bir gün ya.

Başka bir arzunuz var mıydı.

Hayır teşekkür ederim. Arkadaşımı bekliyorum. Umarım gelir. Geç kaldı da.

Umarım efendim.

Allahım herkes kafayı yemiş. Umarmış. Yani ben buluşulacak tip değilim de es kaza gelirse ne ala. Bu kadar gerçek fazla ya.

Yarım saat daha bekler giderim vallahi. Çiçeğim de bana kalır. Bir daha da açmam telefonlarını. İşim olmaz. Hayret bir şey.

Aha geliyor. Suratı niye asık bunun be. Sanki zorla biri itekliyor arkasından.

Çok özür dilerim ya. Beklettim seni çok afedersin.

Ne güzel çiçekler.

Al, sana aldım. Umarım lale seviyorsun.

Bak şimdi. Gerçekten mi. Harikasın ya. Kimse bana çiçek almamıştı. Hastane ziyareti dışında. Geç kaldım diye beni hastanelik falan etmeyeceksin dimi.

Aman çok komik. Bu benim aptal bir huyum beğendiğim bir şeyi almadan geçemiyorum. Dua et saç tokası beğenmedim.

Immm haklısın. Çok teşekkür ederim ya. Kendimi biraz odun gibi hissettim. Onur da duydum hea. Teşekkür ederim. Benim sana almam gerekirdi. Ne de olsa ilk buluşmamız.

Senin bu samimiyetini seviyorum.

Fazla sevme kızarsam kafanı kırmaya da yeltenebilirim.

A a evet bunu da tahmin edebiliyorum.

Ya aslında kafamı kırabilirsin. Şimdi söyleyeceklerimi duyduğunda. Ben gitmeliyim. İş yerinde yarım saatliğine izin aldım. Yetiştirmem gereken şeyler var. Biliyorsun ben montaj yapıyorum. Gece yarılarına kadar çalışmam gerek. Kasetler elime çok geç geldi. Ben de yemeğe diye çıktım. Sana haber vereyim dedim. Şimdi bunu telefonda söylemek olmazdı. Sanki kasti yapıyormuşum gibi. Beni anlıyorsun değil mi?

Anlıyorum biz de televizyonda çalıştık. Biliyoruz herhalde.

Hah çok yaşa ya. Ödüm koptu kızarsın diye.

Kızdım elbet ama yapacak bir şey yok. Ver çiçeklerimi. Sana bir daha buluşmamızda mor olanlarını alırım. Bunlar yakışmadı sana.

Hadi be şakacı. Vermem.

Aman iyi verme.

Karnım çok aç benim şu garson nerede bir sandeviç yeseydim ben ya. Sen bir şey yedin mi.

Hayır seni bekledim.

Yemin bunu telafi edicem. Sana ellerimle yemek yapıcam.

Aman ne güzel. Duyanda usta bir aşçısın sanacak.

Aa niye öyle diyorsun. Valla güzel yemek yaparım ben. Kaç senedir tek başıma yaşıyorum biliyor musun.

Nerden biliyim sen söyle.

Beni ailem doğduğumda bir apartmanın kapısının önüne bırakmışlar.

Yuh başka yalan bulamadın mı

Vallahi doğru söylüyorum. İsmimi polisler koymuş. Binler Umut’tan biriyim ben. Vallahi öyle bakma yüzüme. Sonra beni kimsesizler yurduna teslim etmişler. On sekiz yaşına kadar kaldım. Sonra üniversiteye gittim. Üniversitede devlet beni bir eve yerleştirdi. Orada benim gibi çocuklarla birlikte yaşadım. Kendi paramı kazanmaya başlayınca ayrı eve çıktım. Hala onlardan kopmadım. Bir dernek kurduk. Sokak çocukları için yardım topluyoruz. Geceler düzenliyoruz. Üniversiteden beri bi fiil bu işlerle uğraşıyorum.

Hadi ya. Güzelmiş. Yani böyle şeylerle uğraşman.

Daha önce anlatmadım. Sen de sormadın zaten. Yüz yüzeyken anlatmak istedim. Genelde insanlar bizim gibi insanlardan çekinir.

Neden ?

Bilmem aile yanında büyümemek aslında insanın doğasına aykırı, o yüzden galiba. Gerilir insanlar. Ne konuşacaklarını bilemez.

Hımm bilmem ben de şaşırdım aslında. Daha önce senin gibi bir arkadaşım olmadı. Ama farklı görünmüyorsun diğerlerinden. Hatta özel buldum ki sana lale aldım değil mi?

Zuhal Özden
06.07.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder